9 Nisan 2010 Cuma

Grace Slick


Grace Slick, (1939- ) Jefferson Airplane, Jefferson Starship, The Great Society ve Starship gruplarının ana vokalidir. Aynı zamanda 30 seneye yakın solo kariyeriyle de tanınmıştır.
Sesini hep aynı ritimde tutar, kelimeleri uzatır, yavaş giden bir parçada birden patlar, sesini yükseltir, birden bire bambaşka bir havaya bürünerek sesini şarkıya göre değil, şarkıyı kendine göre yorumlamaya başlar ki o anda kendinizi psychedelic müziğin ne denli şakalar yaptığını fark edersiniz ve tuhaf bir zevk almaya başlarsınız. Çünkü şarkının nereden başlayıp nereye gideceğini hiç bir zaman kestiremezsiniz.

60'lı yılların psychedelic müziği çoğu toplumlar için "korkutucu" ve "yabancı" bir tür olarak karşılarına çıktığı için Grace Slick ve dönemin Amerikasının arasında daima bir samimiyetten kaçınmak isteyen eski kuşakların mesafesi sorun olmuştur. Ama Grace Slick’in bu "ne düğü belirsiz" akım olarak görülen ve uyuşturucu cereyanıyla şekillenen müziğin içine "nükteci" sözler sıkıştırması bence her şeyi daha eğlenceli ve ilginç yapmıştır. Şöyle ki: Henüz yeni yeni başlayan ve müzik, toplum, siyaset, başkaldırı, aşk, isyan, ne olursa olsun, dönemin toplumlarını ve içine rahatlıkla dâhil edebileceğim 68’ öğrenci ayaklanmasının oluşmasına katkıda sağlayan bütün karakteristik özelliklerini sıraladığımda "uyuşturucu" unsurunun bunun içinde epey bir rol aldığını söyleyebilirim. İnsanların anlamadıkları ve yabancısı oldukları şeyler karşısında korkmaları kadar doğal bir şey yoktur; 60' ortalarında başlayan "özgür irade" çatısı altında yapılmak istenen bütün eylemlerin bir şekilde insanların karşısına "eğlenceli" olarak sunulması gerekiyordu ve bunun en etkin yolu müzikti.

Bu noktada karşımıza Grace Slick çıktı. White Rabbit şarkısını ele alın: şarkı Alice In Wonderland’in hikayesini referans alır ve dönemin uyuşturucu dalgasına paralellik gösteren sözleriyle insanların içine önce bir "merak" sokar, sahnedeki duruşu ve sözleri, giyimi ve saçları, güzelliği ve vurdumduymazlığı, açıklamaları ve Amerika’ya karşı duruşu, hepsini bir arada topladığımızda ve zaten her şeye aç ve hazır bir kuşağın beklentisi karşısında San Francisco’da gerçekleşen “summer of love” başkaldırının gerçekleşmesi kaçınılmaz bir olay olarak görüldü. Çıkış yolum, toplumların yabancı olduğu bir şey karşısında onları kendinize çekmenin ve "rahat ol, aslında korkulacak bir şey yok" diyebilmenin özgürlüğünü hem yaptığınız etkin müzik ve sözlerle, hem de ikna edici ve samimi bir şekilde ulaştığınız normlarla kazanırsınız.

Bilinmesi gereken bir başka olay daha vardır Grace Slick 'in hayatında: halen pek de gerek yoktu ama "yapmış işte" dediğim bu olay dönemin Amerikan başkanı Richard Nixon ile alakalıdır. Zira Nixon'ın kızı Tricia Nixon, Grace Slick 'i beyaz saraya davet eder ve başkanla tanışması için bir "çay partisi" düzenler. Grace Slick yakından arkadaşı olan ve politik bir aktivist olan Abbie Hoffman'ı da yanında olmasını ister. İkisinin aslında yapmak istediği şey Richard Nixon’ın çayına "600 mikrogram LSD " koymaktır. Zira güvenlik görevlileri bunu fark eder ve plan suya düşer. Sonrası ise hâkim karşısındaki duruşmalar ve mahkemelerle devam eder. Ama olayın en ilginç yönü, bir müzisyen olarak beyaz saraya kadar davet edilmesi ve bunu olanağı bu şekilde değerlendirmesiydi.
Grace Slick halen hayattadır ve müzik dünyasının en önemli kadın vokallerinden biri olarak görülmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder